Şâh-ı Nakşibend diye anılan Hoca Bahâeddin Nakşibend Buhârî hazretleri XIV. asırda Orta Asya’nın mühim merkezlerinden biri olan Buhara’da dünyaya gelmiştir. Hicrî 718-791, mîlâdî 1318-1389 yılları arasında yaşayan bu Allah dostu, XII. asırda Abdülhâlik Gucdüvânî tarafından kurulan Hâcegân tasavvuf yolunun unutulmaya yüz tutan prensiplerini yeniden ihyâ ederek bir irfan okulu binâ etmiş, kendisinden sonra Nakşibendiyye adıyla anılan bu maneviyat yolu İslâm dünyasında geniş bir yayılma imkânı bulmuştur.
Kabri, Özbekistan’ın Buhara şehrinde önemli bir ziyâretgâh olan Bahaeddin Nakşibend hazretlerinin açtığı yol, Hindistan’dan Balkanlar’a, Yemen’den Kafkaslar’a kadar İslâm dünyasında geniş bir coğrafyada yayıldığı gibi, Osmanlı Devleti’nde Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren Anadolu’yu aydınlatan bir irfan ocağı olmuştur. Bahâeddin Nakşibend’in yaptığı belki de en önemli iş, tasavvuf ile dînin zâhirî ilimlerini, bir diğer ifâdeyle sûfîler ile ulemâyı ya da tekke ile medreseyi bir birinden ayrı, hatta rakip olarak gören anlayışı reddetmiş ve din âlimlerine büyük bir saygı göstermiş olmasıdır. Onun yolunu izleyen İmâm-ı Rabbânî ve Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî de kendi dönemlerinde İslâm’a ve ümmete büyük hizmet etmiş önemli şahsiyetlerdir.
Bu tasavvuf yolunun temel kaynaklara müracaatla ve bilimsel bir üslupla incelenerek halkımıza ve dünyaya tanıtılması gayesiyle Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı tarafından bu sempozyumun düzenlenmesine karar verilmiştir.
Sempozyumdaki muhtemel oturum başlıkları şunlardır:Bu Sempozyum, Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı İstanbul Tasavvuf Araştırmaları Merkezi’nin (İSTAM) koordinatörlüğünde ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilecektir.